ERDEMLİ KİŞİSEL GELİŞİM MENÜ
» Ana Sayfaya Dön» Başarı Kültürü Konularımız
» Eğitim Videolarımız
» Verdiğimiz Seminerler
» Bireysel Eğitimler
» Kurumsal Eğitimler
» Ulaşım İrtibat
SOSYAL MEDYADA BİZ
ULAŞIM İRTİBAT BİLGİLERİ
HAFTANIN ÖZLÜ SÖZÜ
İki kere iki 4 eder
ARILAR VE İNSANLAR
İçinde yaşadığı toplumla sürekli etkileşim halinde olan insan için bazen en yakınında olan olayların farkına varamadığı görülür. Oysa iyi bir gözlemci olan bireyler için her zaman kâinatın algılanması ile işlerin kolaylaşacağı herkes tarafından tahmin edilebilir.
Eğitimin içinde olan bizler öğrenmemizi çocuklukta taklit, gençlikte modelleme, yetişkin bir birey olduğumuzda da sezgilerimizi kullanarak öğrenmeyi daha çabuk hale getirebiliyoruz. Her yönü ile ister taklit olsun, ister model, isterse de sezgilerini kullanan bir insan için yaşlı dünyamızda öyle bir çalışkan canlı var ki, bu canlının çalışması analiz edildiğinde bakın ortaya neler çıkıyor:
- 500 Gram bal için arılar, 3 milyon 750 bin defa çiçeğe konup kalkıyor.
- 1 Kg bal için 40 bin tane arı, 6 milyon çiçeği dolaşıyor.
- Bal arıları bir peteği doldurabilmek için 100 milyon çiçeğin nektarını emiyor ve 100.000 km kanat çırpıyor.
- Bu deli çalışmanın arasında, dönüp dönüp, “Öbür arı benim kadar dolaşıyor mu?” diye kontrol gereği de duymuyorlar.
- Birbirlerine tam bir güven içinde sadece hedeflerine odaklanmışlar…
- Neredeyse kölesi olduğumuz bilgisayar, saniyede 16 milyar aritmetik işlem yaparken, bilgisayarın doğadaki rakibi bal arıları, bu sürede daha az enerji harcayarak 10 trilyonluk işlem yeteneğine sahip.
- Demek ki bilgisayarda hâlâ Bill Gates'in keşfedemediği bir şeyler var!..
- Bir koloninin pazarlanacak 1 kg bal üretmesi ve hayatını sürdürebilmesi için 8 kg bal tüketmesi gerekiyor. Bu da koloninin 6 kez dünya çevresini dönmesi demek...
- Onlar bu işi canla başla yapıyor ve genetik olarak nesilden nesile aktarılmış bir tembellik asla söz konusu olmamış!
- Bu arı cumhuriyetinde cinlik yapmak için “Birkaç gram bal da kendime saklayayım.” diye peteği hortumlayana da şimdiye dek rastlanmamış.
- Hepsi güneşin 'kalk' ziliyle çalışmaya başlayıp, güneşin paydos' ziliyle dinlenmeye çekiliyorlar.
- Hiçbir arı, “Kraliçe hanım işin kaymağını yiyecek diye ben geberene kadar çalışmam abi.” de dememiş, birlikten ve kovandan çıkınını alıp başka yollara düşüp başka bir kovanda cumhuriyet kurmayı düşünmemiş!
- Karşı kovandakileri kıskanıp o peteğe dadanmamış!
- Arı, vücut ağırlığının 330 katı yük çekiyormuş. Her bir petek gözünün altıgen prizma şeklinde inşa edilmesi esas peteğin direncini sağlıyormuş. Bu nedenle kilolarca balı rahatlıkla taşıyabiliyor.
- Gerçekten de en az balmumu harcayarak, maksimum ölçüde bal depolamak için en uygun şekil, arıların inşa ettiği altıgen prizmadır' diye onaylıyor fizikçiler.
Sevgili dostlarım, arıların “Ayıkla pirincin taşını.” diye bir sözleri yok. Başka arıların yaptıklarını, onlar hayatlarını kısıtlayarak temizlemek zorunda değiller! Her arı yaptığı işin bilincindedir. Güzel bir iş bölümleri var. Siz hiç arıyı sokan bir arı biliyor musunuz?
İnsanoğlunun birçok dersler alması gereken arılar, kâinat yaratıldığından beri, bir nizam içerisinde, aralarına fesat sokmadan, sorumluluklarının bilincinde hayatlarını sürdürüyorlar.
Düzen, sorumlulukları içinde saklı olsa gerek. Arılardan özür dileyelim, onlara hayvan dediğimiz için.