ÖNSÖZ
Başarının Biyolojisi
Bio-sosyal varlık olan insan, sürekli değişim içinde yaşar. İnsan, yaratıldığı günden itibaren, içinde yaşadığı doğayı hep keşfetmeye çalışmış ve bu mücadelesinden de azami ölçüde verim elde etmeyi planlamıştır.
İnsanlık tarihini incelendiğimiz zaman, dünyayı kasıp kavuran savaşların, kurulan devletlerin ve iz bırakan medeniyetlerin arkasında, iki büyük güç olduğunu görürüz. Bunlar birincisi bilgi, ikincisi ise sevgidir.
Bilginin fethedemeyeceği kale; sevginin kazanamayacağı yürek yoktur. Varlığı ile diğer canlılardan üstün olan insan, bu iki değeri bir arada taşımayı sürdürdüğü sürece, bütün insanlık âlemi içinde, gıpta ile bakılacak bir yerde, kendisine en güzel tahtı inşa etmiş olacaktır.
Bugün bilgi olarak sahip olduğumuz değerler, o kadar çok kısa sürede değişiyor ve mevcut bilgiler kullanılarak öyle yeni bilgiler türetiliyor ki bunu anlamak bazen mümkün olamıyor. Bu baş döndürücü hızı yakalayabilene aşk olsun demek gerekir. İşte bunu yakalayabilenler, çağı yakalamış oluyor.
Bizler, gelecekte bu değişimin daha da hızlı olacağını artık bildiğimize göre, nasıl bir yol izleyelim de hem çağa ayak uyduralım, hem de sahip alacığımız bilgilerle yeni değerleri kolayca öğrenebilelim? İnsanın, hızlı değişen dünyaya ayak uydurmasını kolaylaştırabilecek en önemle unsurun, kendi beynini kullanmayı öğrenmesi gerektiği düşüncesine inanıyorum. Kedini tanıyan bir insanın, hayatı algılaması ve ona adaptasyonu çok kolay olacaktır.
Özünde gerçek sevgiyi bulabilen kişilerin, hayata bakışları ve algılamaları, oldukça nitelikli olacaktır. Bugün, dünyanın neresinde olursa olsun, hangi milletinden olursa olsun, sevgi insanı, hep mutlu olan insandır. Peki, bütün insanların yeryüzünde aradıkları en pahalı, en mistik ve en kutsal olan değer sevgi ise biz onu ilk önce neden kendimizden aramaya başlamayalım?
Kendi kişiliğini geliştiren, algılaması pozitif yönde farklılaşan insan, ilk önce kim olduğunu, neleri yapmakla yükümlü olduğunu ve neleri yapabileceğini daha kolay anlayacaktır. Bu idrak ediş ise ona insanlık değerlerinin yükselmesinde binlerce kilometrelik yol aldıracaktır. “Bu gelişimi kimler yapabilecek?” sorusunun cevabı o kadar kolay ki, cevap isteyen herkes olacaktır.
Öğrenmenin ne demek olduğunu bilen insan için hangi yüzyılda yaşamış olduğu önemli değildir. Çünkü o, hangi yüzyılda yaşarsa yasasın, her dönemde de içinde yaşadığı toplumda bir öncü olabilecek gücü yanında taşıyor demektir.
Elinizde tuttuğunuz bu çalışmamda, sizlerle bilgi ve sevgiyi paylaşmaktan büyük haz duymaktayım. Beğeneceğinizi umuyorum…
Eserin yazımında desteklerini esirgemeyen dostlarıma sonsuz teşekkürler ederim.
AHMET KARA
