Torosların Seyyahları Yörükler Kitabı Hakkında

Hızlı Erişim:



TOROSLARIN SEYYAHLARI YÖRÜKLER

BAŞLARKEN

Yörük Kültürü

Yeryüzünde yaşayan bir kültürün hangi millete ait olduğunu belirten tapu senetlerinden birisi de o kültürün içindekiler tarafından yazılan kitaplardır. Büyük Türk kültürünün bir ferdi olarak böyle bir eseri hazırlamakla duyduğum sevinci anlatmaya kelimelerim çaresiz ve aciz…

Türk kültürü, medeniyetin gelişmesidir… Türk kültürü, madenini bularak demiri işlemek, yabani atı evcilleştirerek binek haline getirmektir… Türk kültürü, daha Avrupa’da hayali bile söz konusu değilken kurumsallaşan adalet anlayışı ile dünya medeniyetine yol gösteren paralayan bir yıldızdır…

Türk kültürünün özünün ifadesidir Yörük kültürü… Anadolu’ya günlerce at sırtında gelen Türkmenler, Yörükler… Önde obaların yiğitleri, ardında bilginleri, dervişleri ve kadınları, en geride de göçün kervanları ile kuzuların ve oğlakların bir sevda masalı anlatan melemesiyle Anadolu yamaçlarında yaşanan göçler ve yaşama sevinçleri...

Zamana sığmayan yurt sevgisi, kitaba aktarılamayacak kadar yüce hoşgörüsü, bayrağına ve namusuna göz dikene aman vermeyecek kadar yiğitlerin boy boy dizildiği bir kültürdür Yörükler…

Yörük kültürü, bir düşünceden bir birlik, bir birlikten bir oba, bir obadan bir millet ve o milletin kurduğu imparatorluğun ifadesidir. Yörük kelimesinin kökeni yürümekten gelir. Yürümek bir dinamizm ve hareket katar hayata. Hayatın her safhasında çocuklukta, gençlikte, yetişkinlikte ve yaşlılıkta her daim hareketle ve doğal hayatın içinde yaşamak…

Yörüklük, belki de başı mor bulutlarla çatılı, çiçekli tepeleri aşarken içinde duyduğu yaşama sevincini anlatmaktan öte yaşamakla tarif edilir… Toroslar, Yörük kültürünün günümüzde en fazla hayat bulduğu yer olarak karşımıza çıkar. Sırtını Anadolu’nun kucağına yaslayan Torosların zirveleri, kış mevsiminde tertemiz bir beyaz yorganla örtünür. Torosların yamaçları baharda kardelenleri, çiğdemleri, sarı menekşeleri ve beyaz papatyaları göğsünde sergiler…

Toroslar, yaz geldi mi kekik kokuları arasında boz koyaklarında ve yamaçlarında keklik ötüşleriyle bakmaya doyamadığımız tepeler olur… Yaşadığı dünyada insan ve hayvan sevgisinin bir arada tutulmasına örnek gösterilecek yiğit analardır Yörükler. Koyun ve keçisini otlatıp çadırına dönerken eşeğinin üstündeki azık heybesinin bir gözüne kucağındaki can paresi oğlunu koyarken, diğer gözüne de yeni yavrulayan mor koyunun ak kuzusunu koyar.

“Kimdir bu Yörük?” Yörük, yol üstü geçerken tesadüfen uğradığınız çadırında bir tas ayranı içmezseniz gönül koyan gönlü bol Osmanlı torunudur. “Nedir Yörük göçünün özü?” diye baktığımızda yayla yolundaki son konalgaya varmadan yolda Hakk’a yürüyen annesini en yakın köy mezarına defnederken doyasıya bir ağıt bile yakamadan gözü yaşlı, başı poşulu, eli kirmenli, sürüsünün bir tarafında eriyle birlikte denk denge yürüyen kadınlardır Yörükler…

Sürüsü yol üstündeki bağlara zarar vermesin diye analarının mezarına son kürek toprağı atar atmaz, bir hece taşı bile dikemeden yaylaya koyulan kimsesizlerdir Yörükler…

Yörük kadını kimdir? Yörük kadını, her doğumunda sırtını koca Torosların ulu ardıçlarına yaslayarak kendi doğumunda, yavrusunun göbeğini eliyle kesen sabır timsali bir koca çınardır…

Kimdir Yörük kızı? Yörük kızı, dostları kuzular ve oğlaklar olan, soğuk pınarlarla arkadaşlık kuran Torosların erişilmez yüce meşeleridir. Yörük kızı, o meşelerin gölgesine başını yaslayarak türküler söyler, hayallere dalar…

Kimdir Yörük delikanlısı? Yörük delikanlısı, omzunda çiftesi, şalvarının cebinde suğluk bıçağı, içinde sıkması ve bazlaması ile beline kuşandığı azık çantası bulunan bıyığı yeni terlemiş yağız bir delikanlıdır. Bu yağız delikanlının sürüsünü otlatırken yanık kavalı ile çaldığı nağmeler yankılanır çamlı tepelerin arasında, bir başka iç yakar…

Kimdir Yörük çocuğu? Yörük çocuğu, doğum günlerinde arkadaşlarının hediyeler aldığı, saçları kuaförlerde taranan, dişleri dişçide çıkartılan, çantasında çikolatası eksik olmayan çocuklar değildir.

Yörük çocuğu, bayramda kurban satımından kazanılan parayla sadece o sene değil gelecek sene de giymesi için üstüne alınan naylon bir gocuk hediye ile tepelerden aşkla şevkle yamaçlara doğru koşan, yanağı kırmızı, saçları hiç şampuan görmeyen, elinde oyuncak olarak da kuzulara salladığı sopası olan bir yalnızdır…

Yörük çocuğu, ömrü boyunca bir oyuncak pandayı kucaklayamaz, ama dereden su taşırken fıçıların üstüne bindiği boz eşeğinin uzun kulaklarına, sıcaklığıyla birlikte sürer yanaklarını…

Türk kültürünü, Türklük duygusunu Akdeniz’de, Toroslarda diri tutan “Torosların Seyyahları Yörükler”i yaşatmak ümidiyle hazırladığımız bu eseri beğeneceğinizi umarım.

Çalışmalarımızda desteklerini esirgemeyen dostlarımıza sonsuz teşekkürler ederim…

Ahmet KARA




Sınırsız Renkler
Ana Sayfa Zemini:
Renkleri Sıfırla
expand