Dünyanın ilk Toplu Sözleşmesi

Hızlı Erişim:



Dünyanın ilk Toplu Sözleşmesi

Dünyada ilk toplu sözleşmenin Osmanlı Devleti tarafından gerçekleştirildiğini. Kütahya Vahid Paşa kütüphanesinde bulunan şeriye Mahkemesi sicilinin 57'ci sayfasında kayıtlı belgeye göre, yeryüzündeki bu ilk sözleşme Kadı Ahmed Efendinin tasdiki ile 24 işyeri ile işçileri arasında imzalandığını .

Bu sözleşmeye göre, "Kalfaların, yardımcıların, ustaların ve vasıfsız işçilerin yevmiyeleri"nin tesbit edilip, her gün belli sayıdaki fincan imali karşılığı alacakları ücretlerin tesbit edildiğini...(47)Biliyor muydunuz?

Sanata Hürmetin Böylesi

Osmanlı'nın meşhur hattatlarından Hafız Osman'ın(1642 1698), Sultan İkinci Mustafa' nın hat hocası olup, Hafız Osmanın hat meşkederken, Sultan İkinci Mustafa'nın büyük bir hürmet içinde hocasının hokkasını tuttuğunu ve yapılan hattın güzelliği karşısında gönlü ihtizaza gelen Sultan İkinci Mustafa'nın: "Artık bir Hafız Osman daha yetişmez" demesine mukabil, büyük hattat Hafız Osman'ın : "Efendimiz gibi, hocasının hokkasını tutan padişahlar bulundukça daha çok Hafız Osmanlar yetişir" diye cevap verdiğini...(58)

Mimar Koca Sinan 'ın Büyüklüğü

Bütün Rönesans mimarlarının arayıp durdukları merkezi plan şemasını en mükemmel bir şekilde gerçekleştirmenin ancak Mimar Koca Sinan'a nasip olduğunu. . .(89/a)

Koca Mimar'ın fütuhat, saltanat, ilim ve sanat bakımından en muhteşem devrinde büyük bir imar kudretinin başında, şöhretli bir insan olmasına rağmen, yazma nüshalarda mur-u natuvan"(güçsüz karınca). imzasında El-fakir Sinan Sermamaran-ı Hassa"; beyzi mührünün ortasında imzasında El-fakir ü'l-hakir Sinan"; kenarında ise: , Serm imaran-ı hassa müstemend Bende-i miskin kemine dermend" (Fakir, aciz, hassa sermimaranı Dertli , değersiz, miskin bendeleri) diye kendisini tanıtarak yalnız mimarinin değil, tevazuun da üstadı olduğunu gösterdiğini. . (89/b) Biliyor muydunuz.?

Bu dünyada kim bir ekmek parası kazanmazsa; dostunun yüz karası, düşmanının maskarası olur.

Kadın olsun, erkek olsun herkesin mesleğini eline alıp ekmeğini kazanması lazım. Ekmeğini kazanmayan kişi, başkalarına el açar. Bu durumundan dolayı dostu onu ayıplar, düşmanı ise bu durumuna sevinir ve onunla dalga geçer.

Kimi insan vardır ekmeğini taştan çıkartır; evine ekmek götürebilmek için en zor, en pis işleri bile yüksünmeden yapar.
Kimi insan da vardır her türlü iş imkânına sahiptir, güzel bir işi, mesleği vardır; ama yine de çalışmaz. Başkalarının sırtından geçinmeyi, asalaklık yapmayı alışkanlık haline getirmiştir. Böyle bir kişi elbette ki horlanır, kimse tarafından saygı görmez.

Çalışmanın ayıbı olmaz. İnsan ne iş yaparsa yapsın, helal kazanç elde ediyorsa çalışmak ayıp değildir. Bu iş sıradan bir iş de olsa, pis bir iş de olsa çalışmak, ekmeğini taştan çıkarmak ayıp değildir.

Asıl çalışmamak, başkalarına yük olmak, el açmak, asalaklık yapmak ayıptır. Çünkü bu şekilde dostunuzun yüz karası, düşmanınızın maskarası olursunuz.

Bu dünyadaki en güzel şey, çalışmak ve alın teriyle kazanılan parayı yemektir. Çalışmanın zevkine varan kişi, çalışmadan duramaz. Çalışmak, insana zevk ve mutluluk verir. İnsanı sağlıklı yapar ve dinç tutar. İnsan, çalışarak elde ettiği kazancı minnetsiz bir şekilde, gönül rahatlığıyla harcar. Çalışan kişinin özgüveni ve özsaygısı gelişir.

Çalışmayan kişi, hiçbir şeyden zevk almaz ve hiçbir şey onu mutlu etmez. Çalışmadığı için tembel ve miskindir. Asalaklık onun ruhuna işlemiştir. Kendine güven duymaz.

Bu dünyada dostunuzun yüz karası, düşmanınızın maskarası olmamak için ekmeğinizi elinize alın, gerekirse ekmeğinizi taştan çıkarın.




Sınırsız Renkler
Ana Sayfa Zemini:
Renkleri Sıfırla
expand